Aristo Diyeti Nedir, Nasıl Yapılır?

Bu bir diyet değil aslında, bilinç ve bilinçaltına hitap eden bir beslenme programı. İçinde enerji-frekans çalışması, meditasyon, toksinlerden arınma, stresten uzaklaşma, atalardan taşıdığımız kayıtları değiştirme var. Sonuçta da gerçekten olmak istediğiniz kiloya ve daha sağlıklı bir yaşama ulaşma vadediliyor. Peki, Aristo Diyeti nedir? Aristo Diyeti nasıl yapılır? Aristo diyeti ile ne kadar sürede kaç kilo verilebilir? İşte Dr. Gönül Ateşsaçan’dan 5 günlük Aristo Diyeti tarifi…

Kilo alıp veriyorsunuz, belki hiç veremiyorsunuz. Verdiğiniz kilolar geri geliyor. Sofradan hep şişkin kalkıyorsunuz. Genel bir yorgunluk ve mutsuzluk havası var üzerinizde… Belki de tüm bunların altında zihinsel kodlar yatıyor. Küçükken bir yakınınızdan duyduğunuz “Sen hiç güzel değilsin” cümlesini günümüze kadar taşıyıp güzel olmamayı seçiyor olabilir misiniz? Dr. Gönül Ateşsaçan, ünlü filozof Aristo’nun sistemli çalışma üzerine kurduğu düşünce biçiminden ilham alarak Aristo Diyeti adında bir yaşam programı oluşturdu. Frekans çalışmalarından olumlamalara, hayvansal ürünleri kesip toksin atmaya kadar alışkanlıklarınızı değiştirecek bir program öneriyor. Hem bilinç hem de bilinçaltına hitap eden bu sistemi Dr. Ateşsaçan anlattı.

ARİSTO DİYETİ NEDİR?

Aristo Diyeti için ruhu temizleme sanatı diyorsunuz; ruhumuz nasıl kirleniyor?

Aristo Diyeti, ruhu temizleme sanatıdır. Ruhumuz nasıl kirlenir kısmı ise bilinçaltımız anne karnını girdiğimiz anda kayıt almaya başlıyor. Hem atalardan getirdiğimiz, hem bu toplumdan gelen kayıtlarla, hem de yaşam şeklimizle bu anı ve bu yaşamı şekillendiriyoruz. DNA’mızda kaş ve göz rengi gibi atalardan getirdiğimiz tüm kalıpları, kayıtları ve karmaları taşıyoruz. Bunun dışında toplumun bilinçaltı kayıtlarını da alabiliyoruz. Diyelim başka ülkede doğdunuz ancak bu topraklarda yaşıyorsanız, Anadolu’nun bilinçaltını genel olarak kayıtlarınıza alabiliyorsunuz.

Bunun dışında, mesela şu anda yaşadığımız COVID-19 nedeniyle acaba hasta olur muyuz kaygısı da DNA’mıza eklenebiliyor. Eğer yediğimiz, içtiğimiz hatalıysa ve sürekli kaygılı insanlarla birlikteysek, çok kaygılı bir işte çalıştığımızı düşünüyorsak, yaşam şeklimiz ve bedenimiz kirlenmeye başlıyor. Önce ruhumuz kirlenir, zihin bize olumsuzluk aktarır, ardından bu bir duyguya dönüşür. O da hormonlarımızı değiştirir. Sürekli yaşanan kaygılı zihin durumu aşırı bir korku ve kalp çarpıntısına neden olup hormonları yavaşlatabiliyor. Bu sayede hem yediğimiz içtiğimizle bedenimiz kirleniyor, ruhsal yapımız yani zihnimizle birlikte kaygılı düşünceyle birlikte kirlenmeye başlıyor. Biz bilinçle bu yaşamı yaşıyoruz ama asıl yüzde 90 bilinçaltına attığımız o kaygılarla kirleniyor ve şekilleniyoruz. Sürekli kilo veremeyen kişiler geliyor ve bana ne yaparsa yapsın kilo veremediğini söylüyor. Ona diyete başlasa da başlamasa da bu cümleyi artık kullanmamasını öğütlüyorum çünkü hücreleriniz ne derseniz onu dinler ve yapar. “Kolaylıkla ve neşeyle kilolarım veriyorum ve bedenim bunu koruyor” demelerini öneriyorum. Demek ki ruhumuz bizim hem daha önceki DNA kayıtlarımızla, hem yaşam şeklimizle, hem de çevreden aldıklarımızla kirlenebiliyor. Kirlenmekten kastım, frekansımızın düşmesi.

Bir cevap yazın