“Kadın ve erkek; algılama, karar verme mekanizması, stresi yönetebilme becerisi, ihtiyaç duydukları şeyler birçok açıdan farklılık gösterirler. Tüm bu farklılıkların evlilikle birlikte bir uyum göstermesinin beklendiğinden dolayı erkeğin evliliği bir kez daha düşünmesine sebep olmaktadır. Peki, erkekler evlilikten neden kaçar? Erkekler üzerindeki pskilolojik baskılar nelerdir? Aile ve Çift Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, erkekleri evlilikten korkutan psikolojik durumları şöyle belirtti:
“Kadın ve erkek; algılama, karar verme mekanizması, stresi yönetebilme becerisi, ihtiyaç duydukları şeyler birçok açıdan farklılık gösterirler. Tüm bu farklılıkların evlilikle birlikte bir uyum göstermesinin beklendiğinden dolayı erkeğin evliliği bir kez daha düşünmesine sebep olmaktadır. Kadınların da erkeklerle farklılıkları yüksek olmasına rağmen kadının uyum sağlamaya daha fazla yatkın olması; erkeğin ise kendi istediğini yapma konusundaki çoğunlukla ısrarcı tutumu evlilikle ilgili bakış açısını da etkilemektedir. Bir diğer önemli neden erkeğin “bireyselliğinin yok olacağını” düşünmesidir.
‘’KISITLANACAĞIM’’ DÜŞÜNCESİ
Anne baba ile birlikte yaşanılsın veya yalnız yaşanıyor olsun yaşamı boyunca edindiği, istediğini istediği zaman yapabilme özgürlüğünün elinden alınacağına dair endişesidir. Evliliğin; eve ne zaman geleceği, iş çıkışı arkadaşlarıyla biraz vakit geçirmek istediğinde haber vermek zorunda olacağı, hafta sonu planlarını yalnız yapamayacağı, tatil planları, hatta yeme-içme alışkanlıklarının bile etkileneceği bir süreç olacağını düşünecektir. Bu durum erkek için oldukça kısıtlayıcı olarak görünecektir. Özellikle bizim toplumumuzun bazı kesimlerinde erkeğin hesap vermemesine dayalı olarak yetiştirilmiş bir birey için bu oldukça zorlayıcı olacaktır.
‘SORUMLULUK ALMAK İSTEMİYORLAR’
Her yetişkin birey ailesi ile veya yalnız yaşıyor olsun özgür ve hesap vermek zorunda olmadığını hissedecektir. Aynı zamanda ev ve aile ile ilgili maddi-manevi sorumluluk yüklerinin kendisinde olmaması, faturaları, gelir-gider dengesini kendisi düşünmek zorunda olmaması özgürlük hissini sağlamaktadır. Evlilik sonrası ise artık sadece kendisini değil, eşini belki de çocuklarını düşünmesi gerekecektir. Bu durum da oldukça fazla sorumluluk demektir. Sadece kendinizin değil, eşinizin de ihtiyaçlarını, hastalıklarını, sosyal ihtiyaçlarını ve daha birçok konuyu düşünmesi gereklidir. Evliliği istemeyen erkekler çok da farkında olmasalar da aslında bu sorumlukları almak istememektedirler.”
Erkek için evliliği itici yapan en önemli etkenlerden birisinin de istediğini istediği zaman kimseye hesap vermeden yapamayacak olması olduğunu kaydeden Psikolog Naciye Tokaç, şöyle konuştu:
‘KENDİ BAŞINA KARAR VERME ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAYBETMEKTEN KORKUYOR OLABİLİR’
”Tatil planları, arkadaşlarıyla gideceği mekanlar, bu mekanların içeriği, hangi arkadaşlarıyla görüşebileceği-görüşemeyeceği, katılmak istediği sosyal etkinlikler, hobileri gibi birçok alanda kendi başına karar verme özgürlüğünü kaybetmekten korkmasıdır. Çoğu evlilik sonrası çiftler; birbirlerinin belirttiğimiz alanlardaki isteklerine karışmayı hak olarak görmekte ve onlardan bu konuda ne yapmasına karışmasının normal olduğunu düşünmelerini beklemektedir.
ÇEVRESİNDEKİ KÖTÜ ÖRNEKLERDEN ETKİLENEBİLİR
Burada belirtmeliyim ki; evlilik için belirli bir olgunluk seviyesi gereklidir ve bu olgunluğa erişmiş kişilerin kendi hayatlarıyla ilgili kararlar alma sorumluluğu da kendisine ait olmalıdır. Zaten eğer evlenecekse; evliliğin gereği olan ‘birliktelik’ kavramına aykırı hareket etmemesi gerektiğini de bilecektir. Erkek için evliliği tekrar tekrar düşünmesini sağlayan bir başka etken de çevresindeki, özellikle anne-babalarında gördüğü kötü evlilik yaşantılarıdır. Bu durum sadece erkekler için geçerli değildir. Kadınların da yakınlarında kötü evlilikler mutlaka vardır. Ancak burada erkek ve kadının hayata bakış açısı farklılıkları devreye girmektedir.
ERKEK İÇİN EVLİLİĞİN EN İTİCİ NOKTASI: CİNSELLİK VE TEKEŞLİLİK
Kadın gördüğü kötü evlilikler sonucunda “kendisinin böyle olmayacağını ve daha iyisini yapabileceğini” düşünürken; erkek ise genelleme yaparak “evlilikler böyledir ve ben bu durumu yaşamak istemiyorum” fikrine daha yatkındır. Kadın durumu değiştirebileceğine ve kendisinin farklılık yaratacağına inanırken; erkek durumu kabullenicidir. Erkek için evliliğin en itici noktası ise “cinsellik ve tekeşlilik” fikridir. Evlendiğinde cinselliği hayatı boyunca daima aynı kadınla yaşama durumu ve tekeşlilik kavramının erkeğe birçok konuda olduğu gibi bu konuda da özgürlüğünü kısıtlayıcı gelmektedir. Ancak unutulmaması gereken cinsellikle sağlanan doyum sürecidir.
Eğer partneriniz ile doyum sağlayıcı bir birliktelik yaşıyorsanız ve birbirinizden çekinmeden yenilikler yapabiliyorsanız, cinsel uyumunuz varsa tek kişiyle yaşadığınız cinsellik sizin için yeterli olacaktır. Tabi ki hayatta karşılaşacağınız başka konulardaki sorunlar zaman zaman cinsel yaşamınızı etkileyebilir. Ancak sorunlarda yaşamın bir parçasıdır. Sorunları aşmayı bilmek ve cinsel yaşamınızı etkilememesini sağlamayı öğrenmek de kişisel gelişimin önemli bir noktasıdır. Erkeklerde daha sıklıkla karşımıza çıkan evlilik fobisinin birçok sebebi olmakla birlikte; hayatınızda olumsuza ve baş edemeyeceğinize inancınız yükseldikçe sadece evlilik değil birçok konudan kaçınacaksınızdır. Oysaki olumluyu inşa etme konusunda göstereceğiniz cesaretiniz; hayata güzellikler katma ve bırakma konusunda size fırsat sunacaktır. Evlilik de bu güzelliklerden birisi olabilir.”