Oturarak Çalışanlar için Kilo Vermenin Yolları

Günün büyük bölümünü oturarak yani hareketsiz geçiriyorsanız bu durum size bir süre sonra fazla kilo olarak dönebilir. Özellikle yaptığı iş zihinsel aktivitesi yüksek olanlar için fazla kilolardan kurtulmanın yolları birkaç küçük değişiklikte saklı. Peki, oturarak çalışanlar nasıl kilo verebilir? Oturarak çalışanlar nelere beslenmede dikkat etmeli? Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Bahar Aktan, oturarak çalışanlarla ilgili tüm detayları anlattı.

Günümüzde “plaza insanı” diye tabir edilen ancak aslında içerisinde ev hanımlarının da yer aldığı bir kesim, oturarak çalışanlar kategorisine giriyor. Sekiz saatlik günlük çalışma süresinin en az dört-beş saatini oturarak geçiriyorsanız, bu sizin de aynı grupta olduğunuz anlamına geliyor. Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Bahar Aktan, oturarak çalışan tanımının geniş olduğunu söylese de danışanlarının yüzde 70-80’inin plaza çalışanları olduğunu belirtiyor.

OTURARAK ÇALIŞMANIN KİLOYA ETKİSİ

Oturarak çalışmak hareketsizlik anlamına geliyor ve genelde bu şekilde çalışanlar günlük harcamaları gereken kalori miktarının altında kalıyor. Dyt. Bahar Aktan, bazal metabolizmanın dinlenir haldeki vücudun yaşamsal fonksiyonları için harcadığı enerji anlamına geldiğini belirtiyor ve ekliyor:

“Oturarak çalışanlar bazal metabolizmaya yakın bir enerjiyle yaşıyor. Ortalama 60 kilo ve 1,70 m boyundaki bir kadının günlük kalori harcaması 1500-1600 kalori. İşte bu kadın oturarak çalışıyorsa bahsettiğimiz kaloriyi anca yakabiliyordur. D Vitamini eksikliği de bu duruma eşlik edebiliyor. Bu vitamini eksik olunca da bazal metabolizma yine bu durumdan olumsuz etkileniyor. Sonucunda da kilo verme süreçleri sıkıntıya giriyor. Bildiğiniz üzere D Vitamini’nin metabolizmayla direkt bağlantısı bilimsel olarak kanıtlandı. Tüm bu faktörler kilo alımına sebep olabiliyor.”

Kilo vermeye yardımcı 10 besin

Ofis çalışanlarının hareket düzeyi düşük ancak zihinsel aktiviteleri yüksek oluyor. Dyt. Aktan, pek çok kişinin zihinsel yorgunluğu fiziksel yorgunlukla karıştırdığını söylüyor. Hatta bu yüzden spora gitmekten vazgeçildiğini de ekliyor. Oysa ki bu kişilerin “Aslında benim kafam yorgun, sadece çok çalıştırdım bugün” deyip spora gitse bütün şikayetlerinden arınacağını belirtiyor.

BEL ÇEVRESİ VE BASENLERE DİKKAT!

Oturarak çalışanlarda, kiloların toplandığı bölgeler cinsiyete göre değişiklik gösteriyor. Erkeklerde karın bölgesi yağlanması olurken, kadınlarda bel ve basen çevresi yağlanıyor. Dyt. Aktan, bu durumun sadece oturmaktan değil, beslenme düzeninin yanlışlığından da kaynaklandığını belirtiyor. Bu yüzden kilolardan kurtulmak isteniyorsa sabahtan akşama tüm alışkanlıkların gözden geçirilmesi gerekiyor. Büyük şehirlerde yaşayanların karşılaştığı en büyük sorun trafik oluyor. Sabahın erken saatlerinde güne başlanıp, oturarak işe gidip, kahvaltı kaçırılabiliyor. Dyt. Aktan, sabahın 6.30’unda yapılmış bir kahvaltının kişiyi öğlene kadar götüremediğini belirtiyor ve ekliyor:

“Kahvaltıyı ya kaçırıyoruz ya çok erken yapıyoruz veya ofiste sağlıksız bir seçimle idare etmeye çalışıyoruz. Sabah 6.30’ta güne başlayıp 9.30’ta kahvaltı yapan, o üç saatlik aralığı iyi değerlendiremeyen çok sayıda danışanım var. Genelde tost, açma veya poğaça gibi seçenekler tercih ediliyor. Biraz daha sağlıklı beslendiğini düşünen insanlar tahıl gevreği, müsli tarzında şeyler yiyor ki aslında bunlar da güzel bir kahvaltı tercihi değil. Çünkü belli bir süre sonra onlar da acıktırıyor. Kahvaltının protein içeriğinin yüksek olması, bir miktar da olsa karbonhidrat içermesi gerekiyor.”

ARA ÖĞÜNLERDE MEYVEYİ TEK BAŞINA YEMEYİN!

Kahvaltıdan öğle yemeğine kadar 3-3,5 saatlik bir süre oluyor genelde. Bu sürenin sonlarına doğru özellikle de zihinsel performansı yüksek işlerde çalışanlarda halsizlik, baş ağrısı gibi problemler yaşanabiliyor. Hele de bu kişiler su içmeyi unutup yerine çay veya kahve koyarlarsa kan şekerlerinin düşmesi kaçınılmaz oluyor. Bunlar aslında hipoglisemik belirtiler ve bu kişilerin öğle yemeğinden önce ara öğün yapması tavsiye ediliyor.

Dyt. Bahar Aktan, ara öğün olarak çiğ kuruyemişlerden badem, fındık veya cevizin miktarına dikkat ederek tüketilmesini öneriyor ve ekliyor:

“Kuru kayısı, kuru erik gibi atıştırmalıkların glisemik endeksi yüksek olabiliyor. Dolayısıyla kontrollü tüketmek gerekiyor. Meyve de yenilebilir ancak tek başına tüketilirse o da bir süre sonra hipoglisemik etki gösterebiliyor. Süt ve türevlerini ise ara öğün olarak, genelde sabah-öğle arasında ve laktozsuz sütlü bir kahve olarak öneriyorum. Yoğurt ve benzeri şeyler çalışanlar için tehlikeli olabiliyor çünkü uyku hali yapabiliyor.”

Bir cevap yazın