Ülkemizde de son yıllarda popüler hale gelen ve özellikle şehir hayatından uzaklaşmak isteyenlerin tercih ettiği Eko-köy kavramının geçmişi sanıldığından da eski. İlk kez 1930’lu yıllarda İzlanda’da ortaya çıkan Eko-köy kavramı, günümüzde tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Doğayla uyum içinde yaşamak isteyen bireyler tarafından kurulan bu yaşam alanlarıyla ile ilgili merak edilenleri sizler için derledik.
Amaç doğayla uyum içinde yaşamak
Ekolojik köyler, genellikle şehir yaşamındaki karmaşadan uzaklaşmak ve doğayla uyum içinde yaşamak isteyen bireylerin bir araya geldiği yaşam alanlarıdır. İlk olarak 1930’lu yıllarda İzlanda’da kurulan Solheimar Eco-village ile popüler olmaya başlayan köylerde günümüzde milyonlarca insan yaşıyor. Global Ecovillage Network’ün paylaştığı son rakamlara göre, dünyada 1000’e yakın eko-köy bulunuyor.
Para yerine alternatif sistemler
Eko-köyler, kendi kendine yeten, doğa içinde uyanmak ve doğanın sundukları ile günü tamamlamak isteyen, yerküreyle uyum halinde yaşamaya çalışan insanlardan oluşuyor. Ekoköylerde alışveriş sistemi ise bildiğimizden oldukça farklı. Para yerine takas usulünün hakim olduğu bir alışveriş sistemi yaygın olarak kullanılıyor.
Ortak kullanım oldukça yaygın
Eko-köylerde her evde elektrikli cihazlar bulunmuyor. Çamaşır makinesi ve buzdolabı gibi eşyalar genellikle ortak kullanılıyor. Su kullanımı için ödeme yapılmadığı eko-köylerde gökyüzünden yağmur yoluyla inen su toplama havuzlarında toplanıyor ve doğal filtreleme yöntemleriyle içme suyu olarak köy sakinlerine sunuluyor.
Bisiklet ve yürümek oldukça popüler
Eko-köylerde aydınlatma ve ısınma gibi ihtiyaçlar için güneş panelleri, rüzgar tribünleri ve bioyakıt gibi alternatif ve doğal kaynaklar kullanılıyor. Ulaşım ağırlıklı olarak bisikletle ya da yürüyerek sağlanıyor. Uzak mesafeler için ise topluluğa ait ortak araç ya da toplu taşıma araçları tercih ediliyor.