Yargısal Aktivizm Nedir?

Yargısal aktivizm, bir yargıcın yargı denetimini uygulamaya nasıl yaklaştığını açıklayan bir terimdir. Bu terim, bir yargıcın, bireysel haklarının korunması, daha geniş bir sosyal veya siyasi gündeme hizmet etmesi için yasal emsalleri veya geçmiş anayasal yorumları gözden kaçırdığı bir karar verdiğindeki senaryoları ifade etmektedir. Adli aktivizm terimi, 1947’de tarihçi Arthur Schlesinger Jr. tarafından çıkarılmıştır ve yargı aktivizmi, bireysel hakların korunması veya daha geniş bir siyasi gündeme hizmet etme adına hukuki içtihatları veya geçmiş anayasal yorumları görmezden gelen bir yargıç tarafından verilen bir karardır. Terim, bir yargıcın adli incelemeye gerçek veya algılanan yaklaşımını tanımlamak için kullanılabilir.

Yargısal Aktivizm Nedir?Tarihçi Arthur Schlesinger, Jr. tarafından 1947’de icat edilen adli aktivizm terimi birden çok tanım taşır. Bazıları, bir yargıcın önceki bir kararı basitçe bozduğunda adli bir aktivist olduğunu iddia etmektedirler. Bazıları ise, mahkemenin birincil işlevinin Anayasa unsurlarını yeniden yorumlamak ve yasaların anayasaya uygunluğunu değerlendirmek olduğunu ve bu nedenle bu tür eylemlerin, beklendiği için adli aktivizm olarak adlandırılmaması gerektiğini savunmaktadır. Bu değişen duruşların bir sonucu olarak, adli aktivizm teriminin kullanımı, Anayasa’yı nasıl yorumladığına ve Yüksek Mahkemenin kuvvetler ayrılığındaki amaçlanan rolüne ilişkin görüşlerine büyük ölçüde dayanmaktadır.

Yargısal AktivizmTeriminin Kökenleri

Schlesinger, 1947 tarihli bir Fortune dergisinde yayınlanan bir makalede, Yüksek Mahkeme yargıçlarını iki kategoriye ayırmıştır. Bu kategori; adli aktivizmin savunucuları ve adli kısıtlamanın savunucuları şeklindedir. Mahkemedeki adli aktivistler, siyasetin her yasal kararda rol oynadığına inanmaktadır ve Schlesinger, bir adli aktivistin sesiyle şunları belirtmiştir. Bilge bir yargıç, siyasi seçimin kaçınılmaz olduğunu bilir; yanlış tarafsızlık iddiasında bulunmaz ve yargı gücünü toplumsal sonuçlar gözüyle bilinçli olarak kullanır.
Schlesinger’e göre, bir adli aktivist hukuku şekillendirilebilir olarak görünmekte ve hukukun mümkün olan en büyük sosyal faydayı sağlaması gerektiğine inanmaktadır. Schlesinger, adli aktivizmin olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğu konusunda bir fikir almadığı ünlüdür. Schlesinger’in makalesini takip eden yıllarda, adli aktivist terimi genellikle olumsuz sonuçlara neden olmuştur. Siyasi koridorun her iki tarafı da, siyasi özlemleri lehine bulamadıkları kararlara öfkesini ifade etmek için kullanmıştır. Yargıçlar, kabul edilen yasal normdan küçük sapmalar için bile adli aktivizmle suçlanabilirler.

Yargı Aktivizm Biçimleri

Keenan D. Kmiec, California Law Review dergisinin 2004 sayısında terimin gelişimini anlatmıştır. Kmiec, adli aktivizm suçlamalarının çeşitli nedenlerle bir yargıç aleyhine alınabileceğini açıklamıştır. Bir yargıç, emsali görmezden gelebilir, Kongre tarafından getirilen bir yasayı iptal edebilir, başka bir yargıcın benzer bir davada bir bulgu için kullandığı modelden uzaklaşabilir veya belirli bir sosyal hedefe ulaşmak için gizli saiklerle bir karar yazabilirdi. Adli aktivizmin tek bir tanımının olmaması, bir yargıcın adli aktivist olarak karar verdiğini gösteren bazı davalara işaret etmeyi zorlaştırmaktadır. Ayrıca, yeniden yorumlamanın nasıl tanımlandığına bağlı olarak adli yeniden yorumlama fiillerinin görüldüğü dava sayısı artmakta veya azalmaktadır. Bununla birlikte, genel olarak adli aktivizm örnekleri olarak kabul edilen birkaç dava ve birkaç sıra vardır.

Bir cevap yazın